Long distance: wrong distance

Arkadaşlar, Romalılar, Berlinliler, tüm dünya vatandaşları, kedi-severler, japon balığı besleyenler, domatesi tuzsuz yiyemeyenler, salatanın suyuna ekmek bananlar, bu mesele hepimizi ilgilendiriyor.

uzak ilişki temsili resim
Sene olmuş 2012, halen ortada ne uçan arabalar ne yemek hapları olduğu gibi, bilim ve teknoloji mesafelere çare bulabilmiş de değil. Okumak yahut çalışmak için ülke değiştiren herkesin bildiği üzere, sevilen kişiyi arkada bırakmak adama fena koyar (seksist dil için özür diler, kadınlara da aynı oranda koyduğunu belirtirim). Serçe parmağı masanın kenarına çarpmaktan daha çok acıtan tek şey, uzak ilişkidir efendim. Çünkü bilen bilir, uzak ilişki, hiç ilişkidir. Arada kaç saat kameraya bakmış olursan ol, telefon ekranından kaç smayli geçerse geçsin, o yatağa yalnız girer ve sabah yalnız çıkarsın, önemli olan da odur. İnsanın bazen laptop ekranını öpesi, telefonunu koynuna sokası gelebilir, zira sevgili denen mefhum giderek o dokunmatik ekranın içine hapsolmuş bir karaktere dönüşür. Kendisinden bahsederken telefona bakmak, hatta telefonu işaret etmek gibi gayri ihtiyari hareketler yapılabilir, skype adlı modern zamanlar telefonu açılıp karşısında çekirdek çitlenip gazete okunabilir. Yeter ki yalnızlığımızı muhtelif delüzyonlarla yok edelim, eve gelip koşa koşa televizyonu açacağımıza bu kez skype açalım.

Nedir bizi sevilenin hayaliyle yetinmekten alıkoyan? O oradadır, sevilmektedir, umarız sevmektedir de. Ancak yetmez, sokakta yanınıza gelen kırmızı paltolu kız çocuğunu, meyve seçtiğiniz manavı, soğuğu, karanlığı, nemi paylaşmak istersiniz. Yalnızlık zordur elbette de, yalnız olmayabilecekken yalnız kalmak daha bir çetrefillidir. Sınırlarını bilmek ister insan, yalnızsam yalnız olayım, değilsem de böyle hissetmeyeyim artık der, boşuna konuşur. Çünkü tıp henüz çaresini bulmamıştır bu meretin. Olan şey, olmuştur. Oldurmamanın imkânı kalmamıştır. Mecbur, aylarca, senelerce debelenir durursunuz.

İsviçreli bilimadamları artık domatesin kansere etkisini değil, insanları nasıl ışınlayacaklarını araştırsınlar. Genç gurbetçiler rahatsız. Biz de atomlarımıza bölünmek, mâşuğun yanında tekrar birleşmek istiyoruz. Teleportasyon hakkımız, söke söke alırız. Sayın bilim insanları, size 2014'e kadar deadline, bu işi yaptınız yaptınız, yapmazsanız en yakın çatıya çıkıp bilgisayarımı benzin döküp yakacağım. Huzur isyanda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder